gülümsemeyi severim

altını çizdiklerim...

demiştim ya, önce ki postlarımdan bir tanesinde... huzuru ve mutluluğu başka insanlarda değil, kendimde, resimlerde,kelimelerde bulmaya çalışıyorum..."alıntılama" etiketli yazının amacı, bir gün o kadar çok olacaklar ki, ben cümleleri ard arada dizip birbirine geçen zincir bir roman birleştirmeyi hayal ediyorum.Benim tek katkım tüm o cümlelerini beğenen, bir araya getiren olmak, ancak cümle yapısına tek bir kelime eklemeden ve çıkarmadan.. mümkün olur mu bilmiyorum , denemeye değer :))

alıntıların aldığım ilk kitap , Nil Karaibrahimgil'in köşe yazılarının bir araya gelmesinden oluşan "Nil'in Kelebekleri"Kitaptaki her yazıyı temsil eden bir ağaç var internet sitesinde, ağaçları görmek ve onlara sevgi,ilgi vermek için http://www.nilinkelebekleri.com/




zeytin ezmesi neler beğenmiş??

-bana sorarsanız hayat sadece "an"lardan ibaret.Bu "an"lar belirip, kendilerini çabucak "anı" yapıyor. Biz sadece onlara şahit olabiliriz.Onlarda bize.


-Kelebekler kelebek olmadan önce,tırtıl olarak yaşıyorlar.Kanatlarını açıp en rengarenk oldukları kısa sürede de, sadece çogalmak istiyorlar.Yani bizim "A kelebek!" diye el çırptığımız dönemlerinde, gerekirse yemek bile yemeyip yavrulamayı düşünüyorlar.En güzel hallerini kendilerini ebedi kılma çabasıyla geçiryorlar.


-Beni mahcup ediyorsunuz.Lafı bir türlü size teşekkür etmeye getiremiyorsan,hep bu mahcubiyetimden.Size teşekkürüm çok içten.


-Saçların güzel merak etme diyen.. Geceleri sorulara uyutup, sabahları cevaplarla uyandıran.Seviyorum onu.


-Matruşka olamazdım onsuz.


-Hayatı değiştirmek istediğinde, değiştirebileceğin tek şey odur çoğu zaman. (saçın)


-Benim için cennet budur.Diğer cennetlere saygım sonsuzdur.


-Sevmek birlikte mutlu olmaktır.(aloha)


-Yanımda duran her neyse,onunla mutluysam onu seviyorum demektir.


-Dikkatin nerdeyse enerjin oraya gider.(makia)




-Algılanan gerçektir. Örneğin ben yüzme dersi alırken o havuzun diğer ucu daha uzaktı.Buna yemin edebilirim.Ben daha iyi yüzdükçe kısaldı.Şimdi bir adım. Zor algıladığım her şey zor ,kolay algıladığım herşey kolay. Ah benim kontrol etmesi zor duygularım. Dünyayı siz yönetiyormuşsunuz da haberim yokmuş..


-Hayata karşı meraklı bir tutum izlemek, bıkmadan usanmadan , usanmadan en saçma şeyleri bile öğrenemden duramamak.


-Ben en çok ne zaman kendim gibi olurum?Hangi insanın yanında,nerede, ne yaparken?


-Yapmayı en çok sevdiğim şeyden nasıl para kazanırım? bilmesem de olur mu?


-Peki,hayatta en çok istediğim şeyin ne olduğunu öğrensem unutur muyum?

-Murathan Mungan doğru söylemiş, kelime silahı olan, onu asla kullanmamalı. Bir ömür sakat bırakabilir insanı.

-Dünyanın kendi etrafında ve güneş çevresindeki turları sandığımdan daha hızlı çıktı.Ben bunu düşünmezdim.Çünkü insan bu dönüşleri hisetmemek üzere yere çakılmıştır.Fakat "bir durup düşündüğünde" ki bunu yapmayı hiç sevmeyiz, baharların ve akşamüstlerinin çabukl çabuk gelişi dikkat çeker.

-Ben genel bir anlamda kökü havadayım.




-Aramızdan biri tuvalete gitse,hemen en yakın dostlarımız avuçlarımızda. Iphonelar,blackberryler..Bir rahat edemiyoruz ki.. oradan sonrasını planlamakla meşgul oluyoruz. Ve o an uçup gidiyor,bir sonraki de aynı şekilde uçacak keza. Sürekli birlerinin bir şey dediğini düşünün,öyle konuşuyoruz işte.Hepimiz herkesle aynı anda.Duyuyor musun beni?Ne kadar birbimizi anlamaya ve anlatmaya yok. Evde internetten konuşuruz nasılsa..

-Hayatımı değiştirecektim ve bunun için bana gerekli olan malzemeler vardı. Birincisi nefesti. Onu aldım. İkincisi adımdı.Onu attım.Üçüncüsü neyse de bulacaktım...

-Varılacak yer yok, sadece yolculuk var, kelimlerin içi boş, dışı süslü , sadece gözler ve davranışlar gerçek.

-Düşündüğün şeyler sana şekil verir, ne düşünüyorsan öyle.

-Gelecek daha gelmemiş bir şimdi, geçmiş olmuş birmiş şimdiler.

-Hayatı ağırlaştıran şey,seçim çokluğu. Az şey kadar güzeli yok.

-Olduğu gibi.Bu lafı ezber bilsek, soluk ve mükemmel olmayan şeylere karşı tahammülümüz genişler.Kenidimizi tırmalamayı bırakırız. Kişiliğimizi ve bedenimizi çekiştirip durmayız.Wake ari deriz bizi eksik bulanalra."Ben böyleyim, bu sepetteki turp kadar yamuk,bu havuç kadar kesik, bu limon kadar lekeliyim"Ben böyle bir şeyim işte. Ve kendimi son derece vitaminli hisediyorum.

-Değiştirme çabasının sonunda, elinde bıçak hayali kırık bir sürü insan kalır.Ve sepettekiler de, mutlaka bir gün onu katil olmakla suçlar.

-Kusurda ki kusursuzluğa tapmak.




-Hep koşturuyorum.Bir şeyi halletmeden eve döndüğümde beni azarlayan vicdan teyzemle kalıyorum..

-Yapmadığm şeyler yapıyorum, bakmadığım şeylere bakıyorum. Görmediğim şeyler, beni ancak böyle görüür.Biliyorum.

-Bizi çoğu zaman mutsuz eden başkalarından ödünç aldığımız kendimimiz.Bizden tonlarca kat daha kocaman, daha akıllı, hiç kusurlu versiyonumuz.Hep başkalarına hak vererek, puta tapar gibi, kendimizin bize benzemeyen o koca heykelin önünde eğilerek..

-Unutma önemli olan senin ne istediğin...

-Mutlu bir çocukluk  için hiçbir zaman geç değildir.

-Sonra ömür defterinin her sayfasına izi çıkıyor. O sayfaya geri dönüp,yazının doğrusunu yazmak gerek,empati dilinde.

-İnsan nasıl çocuğunu güzel, çirkin demeden bağrına basıyorsa, kendini de bunu yapmalı.Karakteri topal,ruhu şişman ya da huyu şaşı da olsa, kendisine sarılmalı.

-Kadınlar için bir cümle, bir avuç dolusu anahtar demek.

-Sabah gözümü açar açmaz, keşfedilecek koca dünya tek işim gücüm olmalı.

-Meraklı bir hayat heveslisisin belli.

-Geçenlerde biri beni üzmeye kalktı, bir çevirdim kamerayı onu görmeyen yerlere, sıkılıp gitti dikkatimi alamayınca.Bu yöntemlerin en güzelidir.

-İnsanlar hayatlarının büyük bölümünü sıkılarak geçirirler.Onlara yumak verirsen, kedi olurlar.

-Hayat benim için belki de yıldızlar beni terazi ördüğü için, kararsızlıklarlal dolu.


Öptüm,bye..

0 yorum: