gülümsemeyi severim

bir olarak iyi olsak,iki olarak güçlü oluruz belki..

bugünlerde zor günlerden geçiriyoruz, hep beraber, toplum olarak millet olarak.. şehitler veriyoruz,sayılarını netleştiremediğiniz, deprem oluyor yardım edemediğimiz,ne yapacağımızı bilemediğimiz...

beni en çok şaşırtan ise, bilinçli umursamazlık oluyor,tepki olarak verilen. eğlenceler devam ediyor,vuran patlıyor çalan oynuyor.hayat devam ediyor mottosunun arkasına sığınılıyor, aslında bana ve yakımdakillere birşey olmadı ya, yaşasın sevinç çığlıkları atılıyor.

tam olarak bu elmaya benziyorum şu anki halimizi, dışardan arzu edilen içi ise çürümüş..


Eskiden komşuluk varmış, evlerin yanyana olması, kalpleri beraber attırmış.. ne oldu da kaybettik samimiyetimizi, bencilliği en yakın arkadaş yaptık kendimize? Ne zaman olduk böyle, döner miyiz geriye?

Birey olarak yapacak birşeyler olmalı, bizim yaptıklartımız oluşturmuyor mu toplumu? Biz olmadan da akan bir dünya var, biz burdayken bir şeylerin güzel olması çalışmalıyız. Bunu bireysel olarak yapmalıyız önce, sonra büyür bir iyilik hareketi olur belki..

mutluluk paylaştıkça çoğalır..

bu yazı çok güzel ve çok özel bir kadına ithaf edilmek üzere yazılmıştır.

benim ilkokuldan beri tanıdığım, aynı serviste olduğum, aynı sokakta oturduğum bir arkadaşım var.

benim beraberken çok eğlendiğim, çok dans ettiğim bir kaç arkadaşım var..

benim her gün konuştuğum, hayatından haberdar olduğum, bir sürü arkadaşım var...

hepsi iyi ki var, benim içindeki çeşitlilk onların sayesinde enerjik kalıyor..

ama birisi var ki işte, ne on yıllardır arkadaşız, ne her gün araşırız, ne de müzik zevklerimiz uyar.. onunla her buluştuğuma bana bir değer katar, bilmediğim bir yanını gösterir hayatının, tek başına çok güçlü olunabileceğini o öğretti. anne ve babaların tatlı insanlar olduğunu acak mükemmel olmadıklarını da, onların da hata yapma lükslerinin sınırsız olduğunu.. erkeklerin filmlerde ki olmadığını, süper kahraman olmadıklarını .. iş hayatının, hayatın tek  başarı noktası olmadığını, hayallerinin peşinden koşacak kadar cesaretin yoksa ancak yerinde oturup keşke diyeceğini, aksi takdirde ise iyi ki diyeceğini ondan öğrendim..




şimdi o kadın evleniyor. bir masalı gerçekleştiriyor..sevdiği adam ile hayal ettiği şekilde yurtdışında, sonsuza kadar beraber demek için başbaşa gidip,evlenip, geliyorlar....  en güzel şekilide kendisini bu yazı ile anlatıyor.o kadın..

 İlk duyduğumda nişanlandığını,mutlu oldum, 21.yy masallarının yaşadığına şahit oldum, zıpladım, ağladım,koştum,durdum,şaştım,kaldım..




canım arkadaşım, iyi ki seni tanıdım..

hayallerin gerçeğe dönüştüğü her anda yan yana olmak, hayatımızın kutlamalar ile geçmesi dileğiyle.



p.s: düğün şarkısını ayarlıyorum :)

görsellerin hepsi ,şahane organizasyon fikirleri barından  bu siteden..

Öptüm,bye...

30 a 1 kala...Yolun hala başında..

10.10.2011 pazartesi günü..geçmiş haftanın yarını... nasıl mı geçti? beklediğim gibi.. cuma gecesinden kutlamaya başladık kızlar ile ,cumartesi eğlencesi Section'daydı,pazar günü iş yerindekiler ile pasta eşilğinde, saat tam onikide otogarda,pazartesi ise mesai saatleri arasında ve ardından sadece iki kişilik bir yemek ile  şömine karşısında, aslında biraz da günah çıkarma. hataları olgunluk ile kabul etmeye çalışmak amalara sığınmadan,eleştiriye açıklık seanasları .. konuşmayı özlediğim bir adam ile  güzel bir kaç saat...



sosyal medya olmasa eğer kaç kişi hatırlardı bilmiyorum doğumgünümü, bilmiyorum ve bunu test etmek istemedim, saklamadım doğumgünümü,sonra neden kutlamadın diye suçlamadım insanları..

o kadar güzel mesajlar aldım ki,kendi kendime iyi ki doğmuşum dedirten dilekler..

ancak bir tanesi var ki, diğerlerinden ayrılan, farklı olan, gülümseten ve gözleri dolduran, ikisini aynı anada yapan, bu ben miyim dedirten,gururlandıran..

"doğumun o yıllarda kaç kişinin hayatına pembesinden alına,morundan sarısına yeni yeni renkler getirdi bilmem ama, geçen koca koca yıllarda sen elinde görünmez bir fırça yorulmadan,yılmadan boyadın durdun şu gri hayatlarımızı. işte sırf bu sebepten iyi ki doğmuşsun, renklerin prensesi. Nice yaşları, nice renkli,
parıltılı, güneşli günlerde karşılayabilmek ümidiyle.."



bu güzel mesaj için ne diyeceğimi bilemedim, tekrar okudum, doyamadım defalarca okudum.. yaşam koçluğu kursuna giderken doğumgünlerimizde birbimize hayal hediyeler verirdik, isteyen lüks bir araba verirdi doğum günü sahibine, isteyen benim gibi göbeğini titrecek kadar kahkaha hediye ederdi. Bu mesajda benim, güzelce paketlenmiş süpriz hediyem oldu, teşekkür ederim...

ben herkes mutlu olsun isterim..

öptüm,bye.. 

gördün mü bak, yeniden geldi..

Benim için doğum günüm her zaman önemli olmuştur. Herkes için öyledir deme, benim ki birazcık daha fazla, hani cumhurbaşkanı olsam ilk icraatımın doğum gününüm yurtta ve Türki cumhuriyetlerde milli tatil olarak kutlamamasını sağlayacak kadar. Bu arada cumhurbaşkanı olmak gibi bir hayalim, hedefim yok, ben daha kendi hayatımı düzenleyemiyorum ki..
Kendimi yeniden inşa etme sürecindeyim,  bakıyorum 28 yıllık yaşananlara, güzel şeyler olduğu kadar ders alınacak olaylar da çokça olmuş, yanlışları düzeltmeden daha iyi olunmuyor işte. Daha iyi olmak gerekir mi, evet benim için yaşadığım anın kıymetli olması yaşayabildiğimi hissetmem için gelişim, değişim ve hayata karşı tutku olmak gerekiyor her anda. Ancak uzun süredir, vazgeçmişim hayal kurmaktan. Yazarken fark ettim bir anda aslında cumhurbaşkanı olmak istemediğimi anlatmaya çalıştım, sadece pembe köşkü sevdiğimi vb.. Aslında kime ne ki? Hayal benim ise cumhurbaşkanı da olabilirim, bu yaştan sonra manken de…
Neden bıraktım peki hayal kurmayı? Çok uçtuğum ve bu çok kişinin hoşuna gitmediği için, cesaretlendirmek yerine duyduğum en çok söz, ayakların biraz yere bassın olduğu için küsmüşüm  ben farklıyım hissini, normal kılmaya çalışmışım kendimi. ve şimdi fark ediyorum ki iyi ki farklıyım. İdeal çocuk olamadım ama bence çok eğlenceli bir evladım, ideal hanım hanımcık kız arkadaş hiç olamadım ama çok tutkulu bir sevgili oldum, iş yerinde örnek çalışan olamadım, sessiz sakin, düşündüğünü sakınmayan doğru bildiğinin peşinden giden oldum. Bu özellikler otuzikidiş gülümseyebilmenin sebebi ancak yapmak istediğim değişiklere gelince;



*lütfen bilen birisi varsa düşünceler nasıl sıraya dizilir, bana öğretebilir mi? çok şey düşünüyorum, uçan balonların birinin ucunu bırakmadan diğerini tutuyorum ama tam olarak sonuca varmıyor hayaller, asılı kalıyor bir ağacın dallarına… nasıl organize edilir ki düşünceler.
*ben tek çocuğum, birazdan fazla korunarak büyütüldüğüm için, aman bir şey olmasın, olursa ne olur korkusundan benim hiç bisikletim olmadı. Ben bisiklete binmeyi öğrenmek istiyorum ,yeni yaşımda..
Hani coca-cola nn bir reklamı vardı,” mutlu olmak için senin de bir adım atmaya cesaretin var mı” mesajı ile sona eren,75 yaşında ki Orhan Bey’in bisiklete binme hikayesini anlatan.. 75 ime kadar beklemeden bisiklet kullanmayı öğrenmek istiyorum bu sene.
*”Adım Adım “ oluşumun içinde yer almak, koşarken insanlara yardım etmek, bağış toplamak istiyorum. Hem kendimi disipline etmek, çok ciddi antrenmanlar gerekiyor, hem de bir faydam dokunsun istiyorum benim kadar şanslı olmayanlara.. Bu disipline girebilir miyim , yapabilir miyim merak ediyorum. Kendimi tanımaya devam ediyorum.

*Kendime dönüyorum daha çok, sessizce “tıp” dedim ben. Ancak bir artı birin iki edeceğini biliyorum artık yarımlardan bir ancak masallarda oluyor. Masalları dinlemeyi hala çok sevsem de kendi  birimi tamamlama vaktindeyim artık.. benim doğumgünüm 10.10.. o tarihe layık olmak istiyorum 10 10 luk olmak istiyorum, yapabildiğimce…

Doğum günü planım yok bu sene.. Şaşaalı partiler, benimkini unutmasın diye gelenler, eğlence olur bir gözüksem diyenler yerine, şimdilik sadece ben varım doğdum diye sevinen…bir şişe şampanya eşlik eder, bakarsın belki bir yıldız bile kayar gökyüzünden dilek tutmam için…


Ben herkes mutlu olsun isterim..
Öptüm,bye..

*bu süper fotoğrafları hangi siteden bulduğumu maalesef hatırlayamadım